31 Ekim 2010 Pazar

İLK GİREN SONRA ÇIKAR


Küçük kızımla evden çıkıp asansöre bindik. İçeride bizden başka bir çift daha var.
Bizi "davetsiz misafir" bakışlarıyla süzdüklerine göre konuşmalarını bölmüş olduğumuzu anlıyorum. Asansör açılmadan sesleri gelmişti kulağıma.
Üzerimize alınmadan biniyoruz. Arabalarına binmedik nihayet. Apartmanın ortak kullanım aracı ne de olsa.
Bizden önce alt kat düğmesine basan çifte içimden oh olsun diyorum. Asansörlerdeki düğmelerde olan mikrop umumi tuvaletlerin klozet kapağındaki mikrop kadarmış. 
"İyi günler" tarzında yapılan bir baş hareketi ile yan yana dizildik. Karşı duvar boydan boya ayna kaplı. Asansörde yalnız değilsek kimsenin aklına aynaya bakmak gelmez. Aslında asansördeki aynalar kurtarıcı nesnelerdir. Evden apar topar çıktığınızda saçınızı, dişinizi, burnunuzu, yüzünüzü inceler nasıl olduğunuzu kontrol edebilirsiniz.

İnsanlar genelde asansöre yalnız binmeyi severler. Özellikle kadınlar tabuttan biraz daha hallice bir ortamda tanımadıkları bir erkekle olmaktan hoşlanmaz. İçeride erkek varsa "Siz gidin ben sonra geleceğim gibisinden" bir mazeretle asansörün tekrar gelmesini bekler. Gerçi erkekler için de aynı düşünce söz konusudur. Kendisine potansiyel "tecavüzcü coşkun" gözüyle bakan bir kadının varlığı rahatsız edicidir. Yanlış anlaşılacağı korkusuyla gözlerini  tavana veya yere doğru uzatır, asansör durana kadar kaldırmaz. 

Asansörlerde garip  talimatlara rastlayabiliyoruz.
- Asansöre geri geri binmeyiniz.
- Asansöre işemeyiniz.
- Asansörde halat kopuktur, iki kişiden fazla binmeyiniz.
- Aidatını yatırmayan asansöre binmesin.
- Asansörde telefonla konuşmayı denemeyin, çekmiyor.
Türkiye'de ilk asansör Pera Palas Otelindeymiş ve hala kullanılır durumdaymış.
Biz kadınların erkekler ile birlikte binmekten hoşlanmadıkları asansörün 1743 yılında Fransa Versailles sarayında Kral XV. Luis'in dairesine monte edildiğini ve İkinci katta oturan metresi madam Chateaurous'a rahat ziyaret etmesi için tasarlandığını biliyor muydunuz?


Hiç yorum yok: