4 Ekim 2010 Pazartesi

METRO



Bir gazetenin internet sitesinde "Dünyanın en ilginç metroları" adı altında bir sayfa gördüm. Özellikle İsveç Stackholm metrosu, Almanya Münih metrosu ve Rusya Moskova metrosu görülmeye değerdi.
Stackhom metrosu modern bir mağara görünümünde. Aydınlık ve renkli. Münih metrosu postmodern bir resim sergisinde geziniyormuşsunuz izlenimi
uyandırıyor. Tam bir Alman titizliği ile yapılmış.
Ve fakat Moskova metrosu insanı bu zamandan alıp çarlık Rusyasına götürüyor. Oymalı sütunları, görkemli avizeleri ile metrodan ziyade bir sarayı andırıyor.
Dünyanın en güzel metrosu unvanını elinde bulunduran Moskova metrosu aynı zamanda dünyanın en çok yolcu taşıyan metrosu olarak da biliniyor. 182 istasyondan her gün 9 milyon insan yolculuk yapıyor.
Merkeze giderken anons edilen ses erkek sesi, merkezden dışarıya giderken anons kadın sesi oluyor. Erkekler bunu "Patron işe, karın eve çağırıyor." diye yorumluyor.
Yıllar önce paris metrosunda gündüz vakti kocaman farelerin raylar arasında dolaştığını görünce bunu aşıklar kenti Paris'e yakıştıramamıştım. Sonra başkalarının da pisliği ve kokusu hakkında benimle hemfikir olduğunu gördüm.
Londra metrosu dünyanın en eski metrosu olarak bilinir. Her yere ulaşımın kolay olması sebebiyle  haritaya fazla gerek duyulmaz. japonya'dan sonra en çok kitap okuyan insanları Londra Metrosunda görmeniz mümkündür. 2005 yılında tetöristlerin metroya koydukları bomba yüzünden 50 kişi ölünce metrodaki çöp bidonları kaldırılmış. Bu yüzden biraz kirli olsa da iş adamlarından, mankenlere, sanatçılara kadar her kesimden insanın görmeniz mümkündür.

 Peki İstanbul Tünel'deki metronun dünyanın ikinci eski yeraltı toplu taşıma sistemi olduğunu, yapımcısının Fransız Mühendis Henry Gaven olduğunu, 1875 yılında açılışı yapılan tünele halkın ilk yıllar ilgi göstermediğini, "Ölmeden yer altına inmeyiz." dediğini biliyor muydunuz?

Hiç yorum yok: