4 Ekim 2011 Salı

RANGE ROVER


Küçük kızımı okuldan almak için Lisenin kapısında bekliyorum. (Benim çocukları okuldan alma maceram herhalde hiç bitmeyecek.) Okulun bulunduğu sokağın önünde sıra sıra arabalar dizilmiş. Bu arabalardan biri günlerdir dikkatimi çekiyor. Tam okulun önünde ve beyaz renkte bir Range Rover. Camları o kadar koyu ki içerisi görünmüyor. Okulun karşısında park ettiği için önceleri önündeki evlerden birinin arabası diye düşündüm. 
Zil çaldı öğrenciler üçer beşer çıkmaya başladılar. İki erkek öğrenci Jipe doğru ilerledi. "Gençler arabayı çok beğendiler, nasıl inceliyorlar." demeye kalmadı çocuklardan biri cebinden çıkarttığı uzaktan kumanda ile arabayı açıp içine geçti. Ben hayretler içinde bakarken kocaman Jip önümden kayarcasına uzaklaştı. 

"Yok canım bu kadar da olamaz." diye söylenmişim. Kızım gülerek bakıyor.
Araba çocuğun anne veya babasının olamazdı çünkü sürekli burada görüyordum. Dahası arabanın plakası 4 harfli bir erkek isminin üç harfi. 
Henüz lisede okuyan bir çocuğa araba almak ne kadar akıl karı o tartışışırken, iyi bir semtte bir ev alabilecek fiyata araba alıp çocuğunun altına vermek hangi ebeveynin mantığı ile açıklanabilir bunu da anlayabilmiş değilim. 

Henüz 17 - 18 yaşındaki çocuğun ehliyeti var mı? Hadi yaşı daha büyük ehliyetinin olduğunu farzedelim. Bu yaşta  böyle bir araba kullanan genç, ilerde ne isteyecek, ne elde etmek için çalışıp mücadele edecek. Bazen gözümüzün nuru çocuklarımıza iyilik yaparken önlerini mi tıkıyoruz, mücadele hırsını mı engelliyoruz, isteklerini kolay yoldan elde etmeyi mi öğretiyoruz, iyilik mi yapıyoruz, kötülük mü yapıyoruz?
Aynı gün gazetede şu habere rastladım;
Trafik kaza istatistik raporuna göre 2010 yılında  16 bin 800 sürücü ehliyetsiz olarak trafikte kazaya karıştı. Bunlardan 4 bin 45 kişi çoğunluğu gençler olmak üzere hayatını kaybetti.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

çok doğru iyimi yapıyoruz kötümü tartışılır..t.k