Eylül ayı geldi.
Galiba bizde okul telaşı hiç bitmeyecek. Aralıklarla üç kızım olunca bir şekilde okulun kıyısından köşesinden tutunuyoruz. İki küçükler lisede, en büyüğü üniversiteyi bitirirdi işe başladı diye sevinirken tekrar okuyacağım diye tutturdu. Şimdi de yüksek lisans yapacak. Allahtan kitap, forma derdimiz olmayacak. Ama okuyorum diye ne kadar kırtasiye malzemesi varsa alacağını biliyorum.
2002 yılında Amerika'ya ilk kez gittiğinde aldığımız kalemleri bile kullanmadan saklamış. Sonraki yıllarda gittiği her yerden kalem almış. Tükenmezler hiç kullanmadan tükenmiş. Fakat süslü püslü duruyor kupaların içinde. Öldür allah birini kimseye vermez. Bana mı benzemiş ne?
Okul telaşının en zevklisi kırtasiye alışverişleridir diye düşünüyorum. Çocuklara aldığım defter, kalemi kendime seçermiş gibi özendiğimden özellikle işin bu kısmına bayılıyorum. Onlara kalemler alırken beğendiğim uçlu kalemleri, tükenmezleri de kendime ayırıyorum. Hele bloknotlar alınacaksa değmeyin keyfime.
Okul alışverişlerinin en sıkıntılı tarafı yüklüce bir paranın cebinizden çıkmasıdır. Gerçi artık kitapların büyük kısmını devlet veriyor da biraz hafifliyoruz.Yine de birden fazla çocuğu okuyan aileler için zor bir durum.
Okul alışverişlerinin bir sıkıntılı tarafı daha vardır ki kız anneleri beni çok iyi anlayacaktır. Kız çocukları doğaları itibari ile okulun belirlediği formaları beğenmeme eğilimindedir. Onlara göre "Sibelin okulunun kıyafeti" kendilerinden daha güzedir. Hatta "Berna'ların okulunda hocalar kıyafete takmazlar." Berna ile Sibel'e sorsanız, onlar da başka arkadaşlarının okulu için aynı şeyi söyleyecektir. Yani ortada birilerinin okul kıyafetleri daha iyi tarzında şehir efsanesi dolaşıp durur.
Geçen hafta küçük kızımla birlikte okul kıyafeti almak için belirlenen mağazaya gittim. Küçük tavşanım yol boyunca "Çok bol gömlek istemem, etek çok uzun olursa kısaltırsın değil mi? İlk günden ezik ezik okula gitmeyeyim. "diye söyleniyor. Bense içimden; "Allah bilir şimdi etek ve gömlekler kaç lira olmuştur. Yaz için bir kısa, kış için de iki uzun gömlek almak gerekir. Etekler ütü tutan bir kumaştan olsa bari." diye düşünüyorum. Küçük tavşan gömleği beğeniyor. Pantolon eteğin rengi hoşuna gitmiyor. Boyu için kaç göz yapmakla meşgul. "Bu ne ya" diye konuşuyor.
Sonunda kıyafetleri alıp eteği boyunu kısaltması için terziye bırakıyoruz. Neyse ki bu yıl kıyafet derdini bitirdik. Ortanca tavşanım son sınıfa geçtiği için geçtiğimiz yıl alınan kıyafetlerle idare edecek.
Şimdi çorap konusunda kara kara düşünüyorum.
Şaşırmayın, ya külotlu naylon çorapların fiyatları hakkında bilginiz yok, ya da üç kızın hemen her gün çorap giyip sık sık kaçırdıklarını düşünemiyorsunuz.
Not: Bir önceki yazımda "İyi fikirler" den çekindiğimi söylemiştim vazgeçtim. Hiç kaçmayan incecik külotlu çoraplar yapmak "İyi fikir" olmaz mıydı?
1 yorum:
allahtan erkek çocuklar ince çorap giymiyor:)))) t.k
Yorum Gönder