Bazı akşamlar beyefendi ile bir saati geçen yürüyüşler yapıyoruz.
Yol boyunca hem muhabbet etme fırsatımız oluyor hem de günün yorgunluğunu atıyoruz. Yine böyle bir yürüyüşümüz esnasında yanımızda lüks bir araba bir durdu. Önde altmışın üstünde iki adam ve arkada aynı yaşlarda iki kadın. Şoför koltuğundaki adam fabrikasında çalıştığı bir işçiye hitap eder tarzda adres sordu. Sorduğu adres o kadar afaki bir yerdi ki kocaman bir mahalleyi kapsıyordu. Beyefendi de ben de tarif etmeye çalıştık. Adam bir mecbur bizi dinledi, teşekkür etmeden arabayı sürdü.
Araba uzaklaştığında kendimize geldik. Yahu biz bu adama yolu tarif etmek zorunda mıydık? "Bilmiyoruz" diyebilir ve uzaklaşabilirdik. Belli ki gideceği yeri çok aramış bunalmıştı diyerek teselli bulsak ta kırıldık.
Sonra böyle bir saygısızlığı kendimin de yaptığını hatırladım. 2002 yılında Amerika'ya gitmek için vize almamız gerekti. Tepebaşı'ndaki ABD konsolosluğu ikiz kulelere yapılan saldırıdan dolayı güvenlik gerekçesi ile Sarıyer'e taşınmıştı. İstinye civarlarında konsolosluğu epey bir aradık. Kime sorsak başka bir yere yönlendiriyor. Sonunda bir taksi şoförüne sordum. Ama o yorgunlukla nasıl sorduysam adam şöyle dedi;
- Dövseydin bari abla.
Biz yol sorduğunda ters davranan adamı anlamaya çalıştım ama itiraf etmeliyim ki insan empati yapmak istese de kendisin yapılan davranışı hoş karşılayamıyor.
Sonra buna da şükür etmek lazım diye düşündüm. Bize hiç olmazsa asabi bir adam denk gelmişti . Bir arkadaşımın başına gelenler daha kötüydü. Sabah yürüyüşü sırasında yanına bir araba yaklaşıyor, yakınlarda bir yeri soruyor. Arkadaşım da bütün saflığı ile yolu tarif ediyor. Sonra adam teşekkür edeceğine bir de utanmadan ne dese beğenirsiniz?
- İsterseniz gelin birlikte gidelim.
1 yorum:
GÜZELLLL t.k
Yorum Gönder