31 Temmuz 2011 Pazar

CAMİLERİMİZ VE HİKAYELERİ


Bir şehre ilk kez geliyorsam, ya da o şehre kuş bakışı bakıyorsam ne denizine, ne dağına, ne yollarına bakarım. İlk aradığım cami minareleridir. Kentlerin sulüeti değişir, iklimi, mimarisi değişir ama camileri hep aynıdır. Bu bende hiç tanımadığım bir şehre bile sıcaklık, tanıdıklık hissi uyandırır.
Şimdi sadece ibadet için kullanılan camiler islamiyetin ilk yıllarında sadece mabet olarak değil, yönetim merkezi, ilim ve kültür merkezi olarak da kullanıldı.
Peygamber efendimiz, din görevlerinin yanında devlet başkanlığı, hakimlik ve komutanlık görevlerini de üstlendiği için elçileri orada karşılar, misafir eder, orduyu hazırlayıp sefere yollama işini orada hayata geçirirdi. Devlet hazinesi orada muhafaza edilir, gerekli yerlere oradan yollanırdı.
Zengin kütüphaneleri ile ilim irfan öğrenmek isteyenlere kucak açardı.
Şimdi sadece ibadet ve din eğitimi için kullanılsa da toplumsal anlamda kaynaşma özelliğini koruduğunu düşünüyorum.
Cami söz konusu olunca ilk akla gelen İstanbul'dur doğal olarak. Sadece biz değil, dünyada bile şavkı denize uzanmış camilerimizin gölgesini görenler  buranın İstanbul olduğunu bilir.
Camilerimizin yapılışlarında güzel hikayeler saklıdır.

Sultanahmet Camii; Yapımında İznik çinileri kullanıldığı için Avrupalılar tarafından "Mavi Cami" (Blue Mosque) denilmiş. 6 minareli tek cami olma özelliğini taşıyan camii minaresinin hikayesi şöyle rivayet edilir; Dönemin Padişahı I. Ahmet minareleri altından yaptırmak istemiş fakat devletin bütçesinin 6 tane minareyi altından kaplamaya yetmeyeceği görülünce güya caminin mimarı Sedefkar Mehmet Ağa "Altın" sözünü 6 olarak anladığı için minareyi 6 tane inşa etmiş.
Cami avlusunun batı girişinde demirden ağır bir kordon bulunmaktadır. Bu kordona çarpmamak için atla gelen padişahlar başlarını çarpmamak için eğilmek zorunda kalıyorlardı. Bu durum Padişah bile olsa camiye girerken kendisine çeki düzen verilmesi gerektiği şeklinde yorumlanırdı.
Süleymaniye Camii; Kanuni Sultan Süleyman tarafından imparatorluğunun gücünü yansıtması için Mimar Sinan'a yaptırıldı. Rivayete göre 7 yıllık sürede biten caminin yapımının uzaması Kanuninin canını sıktı. Mimar Sinan hakkında bazı olumsuz sözler işitiyordu. Bir gün inşaatın durumunu bizzat görmek için Süleymaniye'ye gitti. İçeriye girdiğinde hakikatten Mimar Sinan caminin ortasına oturmuş nargile tüttürüyordu. Kanuni bu duruma çok sinirlendi tam bağırıp çağıracağı sırada nargilenin içinde tütün olmadığını sadece su olduğunu gördü. Koca Sinan caminin akustiğini ölçmek için suyu fokurdatıyor, sesin her tarafa eşit gelip gelmediğini kontrol ediyordu.

Yeni Camii; Eminönü meydanındaki Cami  Safiye Sultanın isteği ile  tarafından yapımına başlanmış, Osmanlı döneminde 7-8 yıl süren cami yapımının aksine tam 66 yıl sürmüş.
Yapımı boyunca 3 mimar, bir kaç padişah görmüş olan caminin kubbeleri yapıldığı yıl kadar yani 66 tanedir.

Mihrimah Sultan Camii; Kanuni Sultan Süleyman'ın kızı Mihrimah Sultan için Mimar Sinan'a yaptırılan iki caminin adıdır ve romantik bir hikayesi vardır. Mimar Sinan gece ve gündüz anlamına gelen Mihrimah Sultan'a aşık olur. Fakat Kanuni kızını yaşlı mimarla değil Rüstem Paşa ile evlendirir. Mimar Sinan İstanbul'un iki yakasına Edirnekapı ve Üsküdar sahilinde iki cami yapar. Camilerin en büyük özelliği senede bir gün Edirnekapı camisinin minareleri arasından güneş batarken, Üsküdar camisinin iki minaresi arasında ay doğar. 
Yıldız Camii; Beşiktaş Yıldız Sarayı yolu üzerindeki cami padişah II. Abdülhamit tarafından Nikolaki kalfaya yaptırılmış olan caminin en belirgin özelliği planı padişah tarafından çizilmiş tek cami olması ve ahşap kafeslerinin bizzat II. Abdülhamit tarafından yapılmasıdır.

Kılıç Ali Paşa Camii; Kaptan-ı derya (Donanma komutanı) Kılıç Ali Paşa cami yaptırmak için Padişah III: Murad'tan yer ister. Sultan da "Sen denizlerin kumandanısın git camini denizde yap," der. Kılıç Ali Paşa bu duruma üzülür. Mimar Sinan'dan kendisine cami yapmasını  ister. Tophane rıhtımının kenarına taş, moloz yığılarak inşaatına başlanır. Kılıç Ali paşa Cami denizin üzerine kurulan ilk cami olma özelliğini taşır.
Ramazan arifesinde önümüzdeki bir ay boyunca camilerimize ilginin artacağını, sadece istanbul'dan değil başka illerden de ziyaretlerin olacağını tahmin ediyorum. Camileri gezerken hikayelerini de bilmek güzel olmaz mı?



1 yorum:

Adsız dedi ki...

güzel ve ilginç hikayeler t.k