16 Haziran 2010 Çarşamba

SİZLERİ DE ARAMIZDA GÖRMEKTEN...


Erik , Kiraz, Kavun , Karpuz mevsimi gibi düğün mevsimi de geldi. Süslü Püslü davetiyeler  "Bekliyoruz." temennileri  eskinin bir şarkısını aklıma getiriyor.
"Yaz tatili... Paranın katili.."
...
Farklı yörelerimizde değişiklik  arz etmesine rağmen düğün adetlerimiz aşağı yukarı aynıdır.
Peki acaba Dünyada düğün adetleri nasıl?

İngilizlerde gelin ve damat kiliseye giderken çan çalınıyor. Çan sesinin kötü ruhları kovalayacağı düşünülüyor.

Fransa'da düğün törenine çiçekleri davetliler getiriyor.

Bulgaristan'da damat adayı sevdiği kızı istemek için en yakın arkadaşını yanına alıp kızın babasına "Rakia" denen ev yapımı viski ile gidiyor. Kızın ailesi damadı beğenirse viski içiliyor.

Hint düğünlerinde gelin adayları damada "Dowry" denilen çeyiz vaadinde bulunuyorlar ve bu vaat çok yüksek miktarlarda parayı kapsıyor. Hatta bu çeyizi vermek için kız tarafı ciddi borçlara giriyor. Düğünde takılan takılar ise yılda 1000 tonu buluyor.

Afrika'nın bazı bölgelerinde kız tarafı damat adayını beğenirse kızına fıstık veriyor. Kız bu fıstığı bolluk ve bereketi temsilen damat adayı ile birlikte yiyor.

Kore'de gelin ve damadın yatak odasına tahtadan ördekler koyuyorlar. Ördekler karşılıklı koyulursa çiftin iyi geçineceğine inanılıyor.

Çin'de damadın ailesi Astroloji uzmanına danışarak gelin adayının oğullarına uyup uymadığını kontrol ediyorlar.
Düğündeki nedimeler bile gelinin horoskopuna uygun tarihte olanlardan seçiliyor.
( Ama ben gelinin en yakın arkadaşıyım.. Yok kardeşim senin horoskopun uymuyor.. Gelinin iki metre yanına bile yaklaşamazsın. Burada adet böyle..)

Bosna Hersek'de damat adayına verilen şekerli kahve  damadın beğenildiğini , sade kahve beğenilmediğine işaret ediyor.

Pakistan'da damat adayı çok zorlu bir sınavdan geçiyor. Aile büyükleri damat adayına hakaretler ediyor. Aday bu hakaretleri metanetle karşılarsa sabırlı ve uyumlu olduğuna karar veriliyor.

İskoçya'da gelin adayı düğünden bir gece önce aile büyüklerine ayaklarını yıkatıyor.(yanlış okumadınız gelin adayı ayaklarını yıkatıyor. Geleneğe göre büyükleri tarafından ayağı yıkanan gelin mutlu bir evlilik yapıyormuş.).
..
Türk adetlerine göre kız oğlanı sever. Oğlanın annesi gelini beğenmez ama oğluna söz geçiremez. Kızın annesi  " Bu pısırık adamla evleneceğine süheyla'nın oğlu ile evlenseydi. " der. Ama kızına söz geçiremez.
Bir sürü masrafla düğün yapılır. Gelen misafirler ya yemeği beğenmez, ya oturdukları yeri. Biri çok içip arıza çıkarır. Gelin ve damadın göğsüne takılar takılır. Bir kaç kıskanç bekar kız gelinliği beğenmez, damada isim takar.
Düğün resimlerinde birileri gözü kapalı, birileri saçma sapan hareketler yaparken çıkar.
Düğün biter evli çift, " Keşke düğün yapacağımıza balayına çıksaydık." diye hayıflanır.
Evin en görünen köşesine, fotoğraf çekenin talimatıyla verilmiş pozlardan oluşan  düğün resimleri konur.
...
Temel barda güzel bir kız görmüş. Dursun'un verdiği cesaretle kızın yanına gitmiş. Birşeyler konuşmuşlar, geri dönmüş.
Dursun Temelin suratı asık halini görünce sormuş;
- Uşağum kız teklifini kabul etmedi mi?
-Kızın teklifimi kabul etmesi için üç özelliğimin olması lazımmış.
Dursun merakla sorar;
- Neymiş onlar?
- ferrarim olmalıymış.
- Eee Sende zaten ferrari var uşağum.
- Bankada 10 Milyon dolarım olmalıymiş.
- Sende daha fazlası var.
Temel üzüntüyle devam eder;
- Son istediği olmadi.
- Ne istedi ki senden?
- Boğaz manzarali dublex villa istedi.
Dursun hayretle Temel'e bakar.
- Sizin ev boğaz manzarali değilmi?
- Bizim ev Triplex' dur babam asla son kati yikturmaz.

Hiç yorum yok: