Diyarbakır Havaalanına indiğimizde hava hafif yağmurluydu ama bu durum neşemizi bozmamıza neden olmadı.
Kısa bir Diyarbakır turu yapıp Mardin'e yola koyulduk. Bir buçuk saate yakın süren yolculuk sonunda yeni Mardin'e ulaştık.
Kaburgacı Selim Amca'da Kaburga Dolması yedikten sonra otelimize vardık.
Otel Eski Mardin'in tam ortasında konaktan bozma tarihi taş bir yapı. Hemen arkasında yükselen Zinciriye Medresesi'inden dolayı Zinciriye adını almış.
Otelin hemen her odasına dışarıdan giriliyor ve yamaca inşa edildiği için koridor yerine her yere merdiven ile inip çıkıyorsunuz. İlk iki katı eskiyi muhafaza ederek restore ettikleri için odalarda cam yok,tavanlarında yüksek oval kubbeleri var. Duvarlar taşlardan yapılmış. Yazın çok serin kışın sıcak oluyormuş.
Otelin her katında teras mevcut ve kot farkından dolayı terastan baktığınızda mezopotamyanın inşa edildiği uçsuz bucaksız verimli ovaya bakıyorsunuz. Bir Dağın tepesinde kurulan Mardin'in M. Ö. 8000 yıllarına uzanan bir geçmişi olduğunu öğrenince önünüzdeki ovada yaşamış medeniyetleri hayal etmeniz kaçınılmaz oluyor.
Otele yerleştikten sonra yürüyerek yapacağımız kısa şehir turunda yaş ortalaması 50 olan 10 kadın etrafa bir dağıldık toparlanmak mümkün değil. Hatta bayanlardan birkaçı bakır objeler almak için dokuzdan sonra kepenk açtırdı.
Hakkını yememek lazım esnaf çok kibar. Herkese" Hocam" diye hitap ediyorlar.
...
Ertesi gün Midyat, Hasankeyf turuna başladık. Rehberimiz Lokman bey Mardin'li ve işinin ehli. Çoluk çocuk herkesi tanıyor. Mardin'de Yezidi, Süryani ve Müslümanların olduğu bilgisini veriyor bize.
Bir Süryani Manastırı olan Deyrü'zzaffaran Manastırını gezdik. 640 yıl dünya Süryanilerinin Patrik merkeziymiş.
Ardından Midyat'a gittik. Grubumuzdan bazı bayanlar ilk kez heyecan belirtisi gösterdiler. Önce Tarihe olan ilgileri depreşti diye sevindim, fakat sevincim kısa sürdü. Sıla,bir Bulut Olsam ve adını hatırlamadığım birkaç dizinin çekildiği tarihi konağı ziyaret ederken merdivenlerden şikayet edenlerin basamakları koşar adım çıktıklarını görünce şaşırmadım değil.
Kadın kaç yaşında olursa olsun duygusal şeyler hayatlarında hep birinci sırada oluyormuş bir kez daha anladım.
Midyat Gümüş işleme sanatı Telkari'nin merkezi.Yüzük,bilezik, kolye, küpe gibi takılar çok az kalan telkari ustaları sayesinde hayat buluyor. Rehberimizin bize tanıdığı bir saatlik boş zamanı kuyumcuları gezmekle geçirdik. Arabamıza döndüğümüzde Hasankeyf'e gidene kadar rehberin anlattığını hiç kimse dinlemedi, çünkü herkes aldığı takıları birbirine göstermekle meşguldü. Rehber bu konuda deneyimli olsa gerek istifini bozmadan anlatmaya devam etti.
GAP Projesi çerçevesinde yapılacak Ilısu Barajı yüzünden sular altında kalacak olan Hasankeyf için ciddi kampanyalar yapılmakta ve bu kampanyalar Avrupada'da ses getirmekteymiş.
Hasankeyf'de kafanızı nereye çevirseniz 10.000 yıllık bir tarihle karşılaşıyorsunuz. Size hasankeyf'i anlatmam sayfalar alır. Fırsat bulduğunuz bir zamanda gitmenizi tavsiye ediyorum.
Nusaybin'den geçerken rehberimizin anlattığı bir uygulama çok ilgimi çekti yazmadan geçemeyeceğim.
Nusaybin Belediye başkanı Ayşe Gökkan, erkek belediye çalışanlarına tek taraflı sözleşme imzalatmış.
Bu sözleşme gereği Kız çocuğunu okutmayan, evinde şiddet uygulayan, aldığı maaşını evinin dışında farklı yerlerde harcayan çalışanları şikayet halinde işten çıkarmayı öngörüyor.
Son gece Antik Sur'da akşam yemeği yedik.Yemek ortamının en güzel tarafı müziği idi.
Bir grup gençten oluşan orkestra türk halk müziğini modern tarzda yorumluyor ,bunu da başarıyla yapıyordu.
Gruplar gecenin ilerlemesiyle masalarının yanlarındaki küçücük alanda bile oynadılar. Sonra çok ironik bir olay yaşandı.
"Reyhani" gösterisi için yer açıldı. Bir adam başının üzerinde içi meyve suyu dolu viski bardağı olduğu halde müzik eşliğinde oynamaya başladı. Hepimiz hayretle bardak nasıl düşmüyor diye seyrediyorduk. Konuklar arasından bir kadın şarap kadehini başının üzerine koyup adamdan daha kıvrak hareketlerle oynamaya başladı. Kocaman kadeh kadının başında oynamadı bile.
Adam bu işe bozulsa da ses çıkarmadan oyununa devam etti. Fakat Başrolü kaptırmıştı.
Müzik bittiğinde en çok alkışı kadın aldı. Kadın da adet gereği bardağın içinde konulan paraları adama verdi.
Bu arada Mardin genç turist popülasyonu açısından Güney illerimizden çok şanssız maalesef.
Üç gün boyunca bir tane bile genç güzel turiste rastlamadım. Yollarda 50 yaş üstü Avrupalı kadınlar çoğunluktaydı.
Mardin için söylenen "Gündüz mezarlık Gece gerdanlık" teriminin anlamını da bizzat görerek öğrendim.
Gündüz Mardin'e baktığınızda sadece taşlardan yapılmış evleri gördüğünüz için mezarlığı andırıyor fakat gece Mardin kalesi, İpek yolu ve uzaktan Suriye'nin ışıkları o kadar güzel görünüyor ki adeta gerdanlığı andırıyor.
Bu arada Mardin'e katkılarından dolayı Cemil İpekçi'yi Murathan Mungan'dan daha çok seviliyor.
2 yorum:
başlığna bayldım kusenn...))
nusaybin bel.başk.na tebrikler,bizzat ve de bilahere tanımak isterdim,güzel haberlerine teşekkürler kuzen..
Yorum Gönder